Konuyu Oyla:
  • Toplam: 0 Oy - Ortalama: 0
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Deneme | Kitap Denemesi
#1
Merhabalar öncelikle efenim, son zamanlarda birkaç şey ile ilgili çalışmalara girdim. Bunların arasında kitap yazma denemesi de var. Aklıma geldikçe yazıyor ve çiziyorum. Şimdilik şöyle bir şey çıktı, Konusu polisiye-dedektif şuan karakterlerin tanıtma aşamasımdayım. Önerilerinize son derece açığım.

Yüzyıllardan beri zaman geçiyor.
Her gün yeni bir teknolojik ürün çıkıyor.
İlk başta sopayı bir alet gibi kullanmayı başlıyor, şimdi ise akıllı gözlüklerde sanal ortamda oyun oynuyor.
Yeni bir cihaz, alet icat ediliyor, yeni bir şey keşfediliyor.
Sürekli bir yenilik çabasında olan insanoğlunun iç dünyası ise değişmiyor.
Hep dış dünyaya odaklı yaşıyoruz.
Sen, ben, o, biz.
Hepimiz.
İlk insandan beri değişmeyen tek şey insanlık içindeki iyiler ve kötüler arasındaki savaşlar.
Küçükken duyduğumuz masallarda, efsanelerde hep iyiler ve kötülerin mücadelesi var.
Bebeklere masallarla büyütülüyor.
Ergenliğinde süper kahramanlar dünyayı kurtarışını izliyor.
Orta yaşında ise iyiler arasındaki insanlardan olmaya çalışıyor.
Yaşlandığında ise bu mücadeleyi bir sonraki nesillere aktarıyor.
Gerçek dünya bu kadar basit değil.
Bazı insanlar bu savaşta yer almak istemez ve gri nokta da kalır.
Bu savaş benim savaşım değil der.
Tek başıma ne dünyayı batırırım ne de dünyayı kurtarım düşüncesiyle hareket eder.
Bu düşünceyle hareket etmesi sonuncundan olaylara tepkisiz kalınır.
Günümüz dünyasında güç sarhoşluğu ile kötülerin dünyayı yönettiği apaçık orta da.
Kim bilir belki yarın gri olanlar iyilere katılır ve tüm dünyaya barışı, sevgiyi yeniden getirir.

Bölüm 1: Doğum
Hasan Tokyüz oğlu Mert, Bilecik'te doğdu.
Babası polis olan Mert, tayini Eskişehir'e çıkmasıyla 3 yaşında Eskişehir'e taşındı.
Üniversitesiden mezun olasıyana kadar Eskişehir'de yaşadı.
Hayatının istediği gibi gitmemesi, hayallerini gerçekleştirmemesi sebebiyle küçük bir depresyona girdi.
Çünkü mutlu olduğu bir işte çalışmak istiyordu ama bu hayallerin para kazandırmadığını bırak iş bulamayınca hayatının şokunu geçirdi.
İlk başlarda dışarıya çıkmamaya başladı.
Zamanla arkadaşlarıyla görüşmeyi kesti.
Bilgisayar başında oturup hayalindeki meslek olan gazetecilik için haber platformlarını takip etmekten başka bir şey yapmaz geldi.
En sonunda derin düşüncüleriyle başbaşa kalan Mert, anladı ki bu ülke de hayallerini gerçekleştirebilmek için arkanda büyük birisi olması lazım.
Eğer büyük birisi yoksa, hayallerini gerçekleşmesi rüyadan öteye gitmez.
Madem istediğim mesleği yapamıyorum vatana faydam olsun diyerek polisliği denemeye karar verdi.
Babası gibi polis olmaya karar veren Mert, babasının yanına giderek, sorular sormaya başladı.
Mert: Baba nasılsın?
H.A.: Hayrola sıpa, halimi sormazdın. Ne oldu yine?
Mert: Olur mu öyle şey. Babamın halini hatrını sormayacağım da kime soracağım.
H.A.: Yine harçlık mı istiyorsun, kaç yaşına geldin. Bir iş bul, iş.
Mert: Baba, her gazeteyi denedim. Şehir dışındakilerini de olmuyor bir türlü. Artık umudum kalmadı. Polis olmaya karar verdim.
Hasan Amca ilk baş şaşkın gözlerle oğluna bakar ve yutkunarak polis mi olucan sorusunu sorar.
Mert kendinden emin ifadeyle 'Senin gibi vatanıma hizmet edicem, polis olmak istiyorum. Üniversiteyi boşuna okudum. Ne iş bulabiliyorum ne de hayatımı sürdürebiliyorum. Tek şey bilgisayar ekranına böm böm bakmak.    
Hasan amca şaşkınlığını üstünden hemen atarak, nasihat vermeye başlar.
H.A.: Polis olmak öyle kolay değil oğlum, bak ben bu yıl boyunca vatanıma hizmet ettim. Oğlum seni bir işe bile sokamıyorum. Gençlik yıllarımı vatana hizmet ederek geçirdim ama saygı bile kazanamadım. Bunu seninde yaşamanı istemiyorum. Oğlum, parası güzel gelebilir ama maaşı çektikten sonra bir yere gidemezsin, harcayacak yer bulamazsın.
Tek yapabildiğin şey evden şubeye gitmek, şubeden eve gitmek. Oğlum, başka bir şey ol. Polis olma.
Mert: Baba, ben kararım çoktan verdim. Zaten ot gibi yaşıyorum, size yük oluyorum. Evden dışarıya çıkmayı bile bıraktım artık. Yapabildiğim tek şey haber okumak, dün yazılanların, bugünün tekrar etmesi görmek. En azından polis olarak vatanıma bir katkım olur.
H.A.: Ne halt yiyorsan ye ama sonra bana gelip ağlama.
Mert'in inancı kırılsa da polis olmaya kararı vermişti.
KPSS sınavına girdikten sonra ile polislik sınavlarına girdi.
Sınavlardan sonra mülakatları teker teker geçen Mert Bilecik POMEM'de 6 ay eğitimden sonra göreve başladı.
Göreve başlamıştı artık.
İlk görev yeri olarak Diyarbakır'da başladı.
Şark görevinin bitmesiyle tayinini istedi.
En sonunda büyüdüğü, yaşadığı ailesinin olduğu şehre geri döndü.
Cinayet Bürosuna geçen Mert, Eskişehir'e gelmesi sebebiyle mutluluk ve heyecan içindeydi.
Başına gelecek olaylardan habersiz şekilde ailesiyle yeniden buluşmanın sevincini yaşıyordu.

Bölüm 2: İlk Gün

Eskişehir'de ilk iş günü yapacak olan Mert, sabırsız ve heyecan içerisinde uyandı.
Hemen banyoya giden Mert traşını oldu ve tertemiz kıyafetlerini giydi.
Üstünü de montunu giyerek kapıyı açar ve ayakkabılarını giydikten sonra kapıyı kapatır.
4.kattan aşağı inerek dış kapıyı açarak heyecanla durağa gider.
Soğuk bir kış günü durakta beklerken hem yerinde duramıyor hem de zihninde neler olacak acaba düşüncesiyle bir oturuyor, bir kalkıyor.
Biraz bekledikten sonra beklediği otobüs gelir ve otobüse biner.
Emniyet Müdürlüğünün önünde inen Mert, personel giriş kapısına gelir.
Personel kimliğini gösterip kapıdaki görevliyle biraz laklaklar.
Cinayet bürsonun yerini öğrenip hızlıca merdivenleri çıkar.
3.kata ulaşır ve o kapıdan içeri girer.
Cinayet bürosu müdürünün kapısına gelir ve kapıyı iki kez tıklattır.
İçeriye girmeden önce cinayet bürosu müdürü Atakan bey hakkında bilgi verelim.
Geçmiş yıllarda birçok başırılı operasyona imzası bulunan, teröre karşı sonuna kadar mücadelesiyle tanınan birisiydi.
Birçok yerde görev yapan Atakan bey 52 yaşına PKK, DAEŞ, FETÖ, Taliban örgütlerine karşı savaşır.
Son yaptığı mücadelesinde şunu anlar artık durduğum yerden ayrılma vakti geldiğini ve koltuğunu gençlere geçmesi karar verir ve tayini ister.
3 yıl önce göreve gelen Atakan beyle birlikte Cinayet Bürosu da büyük değişim gerçekleşti.
Cinayet davalarının bir çözülmesi için büroya yatırım yapılmasını istedi.
İlk istediği şey ise bir sunucu bilgisayara oldu.
Bu sunucu bilgisayarı bürodaki her bir bilgisayara bağlıydı ve erişim için her polisin kendisine ait şifresi vardı.
Her polis sadece kendisinin görevli olduğu davaya erişebiliyordu.
Sonrasında polislere teknik eğitim aldırarak davalarına nasıl erişebileceğini, sisteminin özelliklerini birer birer anlattı.
İlk olarak sunucunun açılmasıyla başlayan davalar, boş zamanlarda ise eski çözülmüş davaları sunucu aktardı.
Gün gün raporlar isteyerek davalar günlüğü başlığı adı altında rapor yazılması istedi.
O gün öğrendiklerini, buldukları veya bulamadıkları bilgileri günlüklere kaydetirerek davalardaki ilerlemeyi görebiliyordu.
Sunucunun en yetkilisi kendisiydi ve kendisinden sonra gelecek olan kişilerdi.
Kendisi bile sunucudan bir davaya baktığı zaman kayıt altına tutularak her hangi izinsiz erişimi tespit etmeyi hedefliyordu.
Bu izinsiz erişimler bugüne kadar olmamıştı.
Bu projeyi siber güvenlik birlikte yürütüyorlardı.
Erişim kayıtların bir kopyasını da iki saatte bir siber güvenlik bölümüne yollanıyordu.
Bu bölüme yollamak için bir risk alınması gerekiyordu.
Bu risk hem tehlikeli hem de güvenliydi.
Erişim kayıtlarını Siber Güvenlik bölümüne yollanabilmesi için sunucunun internete erişimi açılması gerekiyordu.
Tabii ki de bu risk niye alınıyor diye sorabilirsiniz, bu sorunun cevabı içinde belli.
Sebebi sunucuya kendisi bile girse eğer davanın çözümünün sekteye uğratılırsa bu kişinin kim olacağını öğrenebilmek için.
Atakan bey, gelebilirsin şeklinde seslendi.
Ve Mert'in kapıyı açtığını görür ve "Hoşgeldin Mert" der.
Mert: Hoşbulduk müdürüm
Atakan Bey: Nasılsınn bakalım Mert
Mert: İyiyim müdürüm siz nasılsınız?
Atakan Bey: Bende iyiyim, teşekkür ederim. İlk günün için heyecanlı mısın gülerek sorar.
Mert: Valla ne yalan söyleyelim Müdürüm heyecanlıyım.
Atakan Bey: Bu heyecanını hep korursan işine yarar ama heyecanını kaybedersen burada bir dakka bile durmak istemezsin. Buradan ayrılmak için her şeyi yapacak noktaya gelirsin.
Mert: Müdürüm umarım heyecanımı kaybetmem.
Atakan Bey: Eğer Hasan gibiysen emin ol bu işte başarılı olursun.
Mert: Müdürüm ben de babam gibi olmak istiyorum. Onun gibi görevini layıkıyla yapmak istiyorum.
Atakan Bey: Aferin Mert. Böyle devam et. Gel seni bizimkilerle tanıştarayım.
Kapıdan dışarıya çıkar ve büroya giren polislere teker teker bir göz atar.
Polisler montlarını çıkardığını ve işlere başlamak olduğunu görür ve hepsine birden Çocuklar şeklinde seslenir.
Devamında ise "Bu yeni arkadaşımız Mert Tokyüz.
Burada nasıl bir sistemi sahip olduğumuzu anlatmanızı istiyorum.
Belki şampiyonlar ligi kadromuzda ilk 11'de oynar."
Polisler gülerek yanına Mert'in yanına yaklaşır.
İlk yanına gelen Ali Ssafasdfasf olur.
Ali hoşgeldin bea der ve sırayla Mehmet abi, Arslan abi, Hüseyin, Ufak Mehmet, Deli Hasan, Gizem gelir.
Biraz sohbet ederek nerelerde görev yaptıklarını, kaç yıldır burada görevde olduklarını anlatırlar.
Mehmet abi buranın kurduydu ama bilgisayar konusunda pek arası değildi. Eskilerden olan Mehmet Abi, bilgisayar işlerini Ufak Mehmet'e yaptırırdı.
Mehmet abi bunun karşılığında öğle yemeğinde Ufak Mehmet'e yemek ısmarlardı.
57 yaşına gelen Mehmet abi, 14 Nisan 2021'de yaş sebebiyle emekli olacaktı.
Bu yüzden büyük davalardaki başrol değil de yardımcı rolde görev alıyor.
Gençleri birer birer eğitiyordu.
Nasıl davranacaklarını, hangi soruları soracaklarını, kanıtları birbiriyle nasıl bağlayacaklarını anlatıyordu.
Arslan abi ise 54 yaşında olmasına rağmen fiziği, dinamiği gayet yerindeydi. Ama psikolojisi son zamanlarda iyiye gitmiyordu.
Bu yüzden eşiyle sürekli tartışan Arslan abi cinayet bürosundan ayrılıp evinin yakınındaki karakola geçmeyi düşünüyordu.
Hem evine yakın olması sebebiyle, hem de dava da yaşanan olayları evine taşımak istemiyordu artık.
Hüseyin ise buranın en garip karakterli birisiydi.
35 yaşında olmasına rağmen bekardı. Evlenmeyi pek de düşünümüyordu. Geçmişte yaşadığı olaylar sebebiyle evli olmaktansa bekar olmayı tercih ederim diyordu.
Sessiz, sakin ve soğukkanlı birisiydi.
Genellikle yalnız takılır ama işini layıkıyla yapardı.
Kimi zaman Cinayet Bürosunun aktiviteleri oluyordu.
Yapılan yemek etkinliklerini, halı saha turnuvası gibi aktivitelerin hiçbirine katılmıyordu.
Kendini bürodan dışlıyordu.
Ufak Mehmet 32 yaşındaydı.
Cinayet Bürosunun espri laborutuvarıydı.
Herkesle arası iyi olan Ufak Mehmet en iyi anlaştığı kişi Arslan abiydi.
Deli Hasan 27 yaşındaydı.
Deli denmesinin sebebi cinayet bürosuna gelmeden önce hırsızlık sebebiyle tutukladığı kişinin yakın akrabaları ona dövmeye kalkmış ve eline jopunu almadan, üç kişiyi de yere indirmiştii.
Geçmişinde dövüş sanatlarında uzmanlığı ile milli müsabakalarda ülkemizi temsil etmiş ama küçüklüğünden beri hayellerini süsleyen mesleği yapmak istediği için polisliği seçmişti.
Ayriyetten kimi zaman ek görevlere gidiyordu.
Polis okullarına giderek yeni yetişen polislere temel dövüş eğitimi veriyordu.
Kısacası tam bir sportif hayat yaşayan birisiydi.
Ara
Cevapla
#2
Hocam öncelikle hayırlı olsun birazını okudum göz yoruyor bence wattpadde yayınlamalısınız hem orda basılma şansıda doğabilir
Cevapla
#3
@Akif Alioğlu Teşekkür ederim. Evet biraz göz yoruyor ama wattpadde pek yayınlamak istemiyorum. Sebebi ergenlerin dolu olduğu, ensest ilişkilerin vb. gibi şeylerin dolup taştığı bir ortam da yazdıklarım beğenilse ne olur, beğenilmese ne olur. Sevdiği bir platformdaki üyelerin beğenmesi, eleştiri de bulunması benim için önemi yüksek olur.
Yazdığım deneme yazısının tamamını okuma dileğiyle sağlıcakla kalın.
Ara
Cevapla
#4
@eyyamus işte bunların arasından sıyrılıp üstlere çıkmak önemli hocam ama sizin görüşünüz tabi başarılar dilerim
Cevapla

{lang: 'en'}


Konu ile Alakalı Benzer Konular
Konular Yazar Yorumlar Okunma Son Yorum
  Eski Turkcell rootsuz ttl siz vpn deneme 55lim 85 87,498 25-11-2016, Saat: 20:10
Son Yorum: PurposeLess
  ZoogTV VPN - Free Deneme Hesabı emirsoylu 14 16,601 21-08-2016, Saat: 13:55
Son Yorum: olimpos

Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi
Change Theme